AIDS/HIV Nedir? | Belirtileri ve Nedenleri | LYGOS 2024
AIDS olup olmadığınızı nasıl anlarsınız?
Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu, yani AIDS/HIV virüsünün neden olduğu ve bağışıklık sistemini hedef alan ciddi bir sağlık sorunudur. HIV virüsü, vücudun enfeksiyonlara karşı savunmasında kritik rol oynayan beyaz kan hücrelerini yok ederek bağışıklık sistemini zayıflatır. Bu durum, HIV’in en ileri aşaması olan AIDS’in gelişmesine yol açar.
AIDS’in en belirgin semptomları arasında ani ve anormal kilo kaybı, gece terlemeleri, ishal ve yüksek ateş bulunur. Bu hastalık, HIV virüsü tarafından tetiklenir ve günümüzde kesin bir tedavisi olmasa da, modern tıp sayesinde HIV ve AIDS ilaçlarla kontrol altında tutulabilir. Bu sayede hastalar, virüsün etkilerini yönetebilir ve yaşam kalitelerini koruyabilirler. Ancak, HIV ile enfekte olmuş bireylerin düzenli tedavi görmeleri ve sağlık durumlarını yakından takip etmeleri büyük önem taşır. Peki, AID nedir? AIDS neden olur? Detayları yazımızda bulabilirsiniz.
AIDS Nedir?
AIDS, İngilizcede “Acquired Immune Deficiency Syndrome” (Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) olarak bilinen ve HIV virüsünün yol açtığı ciddi bir bağışıklık sistemi problemidir. AIDS, vücudun savunma mekanizmasında kritik öneme sahip hücreleri hedef alarak bağışıklık sistemini zayıflatır. Bu durum, kişinin ağır enfeksiyonlar, kanser gibi hastalıklarla karşı karşıya kalma riskini artırır. AIDS/HIV olarak da kısaltılan bu hastalıkta, bağışıklık sisteminin çökmesi nedeniyle vücut kendini savunamaz hale gelir.
HIV virüsü taşıyan bireylerin hastalığının erken aşamada tespit edilmesi, hem tedavi sürecinin başarısı hem de virüsün başkalarına bulaşmasının önlenmesi açısından hayati önem taşır. Bu nedenle, AIDS’in belirtileri, bulaşma yolları ve korunma yöntemleri hakkında farkındalık sahibi olmak gereklidir. Eğitim ve bilinçlendirme, bu hastalığın yayılmasını önlemede kilit rol oynar. Herkesin, bu virüsten korunmak ve sağlığını korumak için gerekli bilgilere sahip olması, AIDS/HIV ile mücadelede oldukça önemlidir.
AIDS/HIV belirtileri nelerdir?
HIV virüsü, vücuda girdikten sonra uzun yıllar boyunca fark edilemeyebilir, genellikle belirgin bir belirtiye yol açmaz. Bu virüs, vücuda girdikten hemen sonra çoğalmaya başlar ve kişinin bağışıklık sistemini yavaş yavaş zayıflatır. Ancak, virüs seviyesi belirli bir noktayı aştığında, AIDS’in ilk belirtileri ortaya çıkmaya başlar. Bu belirtiler, günlük yaşamı pek etkilemeyebilir, bu yüzden genellikle gözden kaçar. Peki, AIDS belirtileri nelerdir?
AIDS’in erken döneminde, kişi yorgunluk, halsizlik, aralıklı ishal, ağızda beyaz lekeler ve sık sık hastalanma gibi hafif semptomlar yaşayabilir. Bu belirtiler, AIDS’i düşündürmeyecek kadar genel olduğu için hastalık genellikle fark edilmez ve ilerlemeye devam eder.
Hastalığın ilerleyen aşamalarında ise, kişinin vücudunda istem dışı hızlı kilo kaybı, uzun süreli ishal, gece terlemeleri, tekrarlayan ateş, ağız içinde derin beyaz yaralar, ciltte pembe, kırmızı veya mor lekeler ve solunum yolu hastalıkları gibi daha ciddi belirtiler ortaya çıkar. Ayrıca, unutkanlık gibi bilişsel problemler de bu aşamada görülmeye başlanır. Bu semptomlar, bağışıklık sisteminin ciddi şekilde zayıfladığını ve HIV’in AIDS evresine geçtiğini gösterir.
AIDS nasıl bulaşır?
AIDS, HIV virüsü taşıyan kişilerin vücut sıvılarının, virüsle temas etmemiş bireylerin vücuduna girmesiyle bulaşır. Bu yayılımda en etkili vücut sıvıları arasında kan, sperm, vajinal salgılar ve anne sütü yer alır. Peki, AIDS nasıl bulaşır?
Cinsel Yolla Bulaşma: HIV enfeksiyonlarının %80-85’i korunmasız cinsel ilişki yoluyla gerçekleşir. HIV-pozitif bir erkeğin sperminde veya HIV-pozitif bir kadının vajinal salgılarında bulunan virüs, cinsel ilişki sırasında bütünlüğü bozulmuş vücut mukozalarından içeri girer. Bu bulaşma yöntemi, korunmasız cinsel ilişkiye giren herkes arasında (kadından erkeğe, erkekten kadına, kadından kadına ve erkekten erkeğe) meydana gelebilir. HIV-pozitif bir bireyle gerçekleşen tek bir korunmasız cinsel ilişki dahi HIV enfeksiyonunun gelişmesine neden olabilir.
Kan Yoluyla Bulaşma: HIV, enfekte bireylerin kanında bulunur. Bu kanla temas eden sağlıklı bireyler için bulaşma riski vardır. Bu bulaşma genellikle enfekte olmuş kanla temas etmiş kesici aletlerle yaralanma veya kanın deri ya da mukozaya teması sonucunda gerçekleşir. Özellikle sağlık çalışanları bu tür bulaşma açısından en riskli gruptadır.
Anneden Bebeğe Bulaşma: HIV ile enfekte olmuş bir anne, virüsü bebeğine gebelik sırasında, doğum anında veya doğum sonrası emzirme yoluyla bulaştırabilir. Bu nedenle, HIV pozitif annelerin gebelik ve doğum süreçlerinde özel tedbirler alması hayati öneme sahiptir.
AIDS tanısı nasıl konur?
AIDS/HIV tanısı, kanda bulunan antikorları veya virüsün belirli parçalarını tespit eden HIV testi ile konulur. Virüsle temas eden bireyin bağışıklık sistemi genellikle 3 ila 8 hafta içinde ilk tepkiyi verir ve kandaki antikor seviyeleri hızla yükselir. Ancak, bazı durumlarda bu antikorların belirlenebilir seviyelere ulaşması 6 ayı bulabilir. Bu durum, hastalığın erken teşhisini zorlaştırabileceği için antijen ve antikorları birlikte inceleyen testler daha çok tercih edilir.
Bu sayede, hastalığın virüsle temasın 3. haftasından itibaren tespit edilmesi mümkün hale gelir. AIDS tanısı konurken ilk adım olarak ELISA testi uygulanır. Bu testin sonucu negatifse, HIV enfeksiyonu olmadığı kabul edilir. Ancak, ELISA testi pozitif çıkarsa, test yeniden yapılır. Tekrar pozitif sonuç elde edilirse, doğrulama amacıyla Western blot testi devreye girer. Bu doğrulama testi de pozitif sonuç verirse, kişiye AIDS/HIV tanısı konur.
AIDS nasıl tedavi edilir?
AIDS tedavisinde temel hedef, virüsün vücuda girmesiyle birlikte azalmaya başlayan CD4 hücrelerinin korunmasını sağlamaktır. Bu bağışıklık sistemi hücrelerinin sayısını sabit tutmak ve HIV’in ilerlemesini durdurmak için, genellikle en az üç farklı ilaçtan oluşan bir tedavi protokolü uygulanır.
Tedavide hangi ilaçların kullanılacağı, virüsün bu ilaçlara karşı gösterdiği dirence bağlı olarak doktor tarafından belirlenir. Hasta, bu tedavi planını titizlikle takip eder ve ilaçlarını düzenli kullanırsa, HIV/AIDS’in büyük ölçüde kontrol altına alınması ve hastalığın ilerleyişinin yavaşlatılması mümkün olur.